Yaşlanmayı Önleyen 10 Muhteşem İpucu

Her yanımız mucize gençlik formülleri, takviyeler, gençlik aşılarıyla dolu. Hepimiz mucize gençlik iksirinin peşindeyiz. Yılların geçmesine bağlı kronolojik yaşlanma süreci kontrolümüzde olmasa da biyolojik yaşlanmamızı etkileyen, vücudumuzun hormonal işlevleri için ihtiyaç duyduğumuz vitamin ve minerallerin doğru ve yeterli karşılanması, fizyolojik kondisyon durumumuz gibi faktörleri kontrol etmek elimizde. 

Zararlı güneş ışınlarından korunmayı unutmayın 

Cildinize ve saçlarınıza iyi bakmak istiyorsanız güneşin zararlı etkilerinden korunmayı ihmal etmemelisiniz. Zira cildin yaşlanmasını hızlandıran en önemli faktörler; su içmemek, sigara tüketmek, güneşe aşırı maruz kalmak ve protein yönünden zayıf bir diyet uygulamaktır.

Bunun yanında yaşlanma süreci kadar yaşlanma karşıtı faktörler de kişiye özgüdür.

Yaşam Tarzınıza ve Yediklerinize özen gösterin

Her bireyin hormonlarının etkinlik düzeyi, nasıl bir yaşam tercih ettiği ve maruz kaldığı serbest radikaller değişkenlik gösterebilir. Belki yaşlanmayı durduramayabilirsiniz ama hücresel düzeyde daha genç ve daha sağlıklı kalmanız mümkün. Bunu başarmanın ilk yolu da doğru beslenmeden geçiyor.

Suyun hayati önemi 

Yaş ilerledikçe daha az susama hissi duyuyor ya da idrar yolu problemleri nedeniyle daha az su içiyoruz. Ancak çeşitli bahanelerle yeterince su tüketmemenin bedeli ağır: Geçmeyen yorgunluk, sürekli hafif bir baş ağrısı, ciltte nem kaybı, hücrelerin büzüşmesi nedeniyle soluk ve kuru bir cilt ve dolayısıyla hızla belirginleşen çizgiler. Durup dururken başlayıp sürekli tekrarlayan idrar yolu sorunları da az su tüketiminin sonuçlarından biri… Yetişkin bireylerin vücut ağırlıklarına, bulundukları ortam ısısına ve günlük faaliyetlerine bağlı olmakla birlikte günlük ortalama yedi-sekiz bardak su içmeleri gerekiyor.

Dinç ve genç kalmanın anahtarı sağlıklı bağırsaklar 

Karbonhidratlar ana enerji kaynaklarımızdır. Ama rafine şeker gibi basit karbonhidratlar lezzetli olmalarına rağmen pek bir yarar sağlamazlar. Hatta aksine, kan şekerini dengesizleştirerek kalp ve damar hastalıklarına, organlarımızın erkenden bozularak işlevlerini kaybetmelerine, dokularımızda serbest radikallerin artarak vücudumuzun hızla yaşlanmasına neden olurlar. Kompleks karbonhidratlardan lifli, posalı besinler ise hem kanser ve kalp-damar hastalıklarına karşı koruma sağlarlar hem de serbest radikaller gibi yaşlanmayı hızlandıran bazı zararlı maddelerin vücuttan atılımına yardımcı olurlar. Yulafta, arpada, meyvelerde ve yapraklı sebzelerde bulunan ve suda çözünen lifler bağırsakta şeker emilimini azaltır ve kandaki kolesterol düzeyini düşürürler. Öte yandan tam tahıllı gıdalar, kabuklu sebze ve meyvelerde bulunan suda çözünmeyen lifler ise kitle etkisi ile bağırsak hareketlerini artırıp kabızlığı çözerler, zararlı atıkların bağırsakta uzun süre kalmasına engel olarak bağırsak dolaşımına katkıda bulunurlar ve dolayısıyla kolon kanseri riskini azaltırlar.

Günde iki kaşık zeytinyağı 

Başta omega-3 ve kaliteli zeytinyağı olmak üzere sağlıklı yağların yer aldığı Akdeniz tipi diyetler uzun ve sağlıklı bir ömür vaat ediyorlar. Somon, uskumru, sardalya ve hamsi gibi balıklar ızgara ya da buğulama şekilde haftada en az 3 kez tüketilirlerse önemli birer omega-3 kaynağıdırlar. Katı yağlar yerine yemeklerde ve salatalarda zeytinyağı kullanmak da mantıklıdır, ancak vücudun ihtiyacını günlük toplam 2 yemek kaşığı zeytinyağı ile karşılayabileceğinizi, daha fazla tüketilmesinin de sorun yaratabileceğini unutmamak gerekiyor.

Sebze ve meyveleri çiğ tüketin 

Soğan, sarımsak, pırasa ve karnabahar, brokoli, brüksel lahanası, yeşil lahana gibi lahanagiller C vitamini, E vitamini, betakaroten, selenyum gibi çok güçlü antioksidan etkileri sayesinde, özellikle de çiğ yendikleri zaman yaşlanma karşıtı özellikleri ile vücudumuzu hem hastalıklardan korurlar, hem de genç kalmaya yardımcı olurlar.

Takviyeler önemli 

Ancak bazen ne yukarıda bahsettiğimiz beslenme önerileri ne de yaşam tarzı size yeterli olamayabilir. İşte bu gibi durumlarda anti-aging etkileri yıllardır araştırılan bazı takviye edici gıdalardan faydalanmak akıllıca olabilir. Üzüm ve kiraz çekirdeklerinden elde edilen bazı özler de benzer güçlü antioksidan ve anti-aging etkilere sahiptirler. Ama her zaman bunlara da doğal yollarla ulaşmak mümkün olmayabilir. Bazı meyve ve bitki çaylarından düzenli tüketildiğinde benzer etkilerden yararlanabilirsiniz.Süt ürünleri, karalahana, brokoli, soya, fıstık, ceviz, kuru fasulye ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunan kalsiyum, sadece kemikleriniz için değil, yüksek tansiyon, damar sertliği ve kalp-damar hastalıklarını önleyerek genç kalmanız açısından da vücudunuza faydalıdır. Eğer bunlardan yeterince tüketemiyorsanız günlük 1000-1200 mg kadar kalsiyum desteği almanız uygun olacaktır.

Et, yumurta, baklagiller ve deniz ürünlerinde bolca bulunan çinko, bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasına, hücrelerin onarılması sayesinde yaşlanmaya karşı bir destektir ve günde 15 mg içeren bir takviye edici gıda ile eksikliğini tamamlayabilirsiniz. Başta C ve E vitaminleri olmak üzere D vitamini, özellikle B6 ve B12 gibi B-kompleks vitaminleri, folik asit, magnezyum, krom, demir ve ünlü antioksidan element selenyum da çoğu zaman ne kadar dikkatli beslensek de yeterince alamadığımız, antioksidan ve yaşlanma karşıtı besin maddeleridir. Bunları da yaş grupları, cinsiyet ve diğer fizyolojik durumlar dikkate alınarak her bireyin ihtiyacı doğrultusunda uygun hazırlanmış bir multi-vitamin/multi-mineral takviye edici gıdadan temin etmek, uzun, sağlıklı ve kendimizi her zaman genç hissedeceğimiz bir ömür yaşayabilmek açısından önemli bir destek oluşturacaktır.